Preloader Logo

SSS


Oynayarak, eğlendirerek öğretmeyi hedefliyoruz. ”Oyun” çocukları hayata hazırlıyor. Grup olarak bir şeyler yapmayı, bir gruba ait olmayı, yarışmayı, rekabeti, kazanmayı, yenilmeyi, oyun dışı bırakılmayı öğretiyor. Bütün bunlar çocukların ileride gerçek yaşamlarında da karşılaşacakları durumlar. Oyunla büyüyen çocuklar hayatın onlara getireceği şeylere daha hazırlıklıdır. Yaratıcı Drama da oyun, yaratma sürecinin vazgeçilmez unsurudur.
  • Çocuğun motivasyonunu sağlar.
  • Çalışmaya katılımını güçlendirir.
  • Tüm eğitim sürecinde, sanat alanlarından yararlanılır. Tiyatro başta olmak üzere, müzik, resim, dans ve yazımdan...
  • Çocuğun üzerinde baskı kurmadan, gönüllü katılımını sağlayarak yaratıcılığının artırılması en önemli hedeftir.
Yaratıcı Drama bir disiplin olarak çocuğun her açıdan gelişimini sağlamak için yöntem olarak tiyatrodan, onun kurallarından yararlanır. Ancak hedefi hiçbir zaman bir oyuncu yetiştirmek değildir. Yapılan doğaçlamalarda çocuğun üstün oyunculuk yeteneği değil, yaratma sürecinde neler öğrendiği, arkadaşlarıyla ilişkisi, kendini nasıl ifade ettiği değerlendirilir. Bütün bunları yaparken çocuk iyi de oynuyorsa estetik açıdan çalışmanın verimi artar. Ancak doğaçlamalarda bizlerin çocuktan beklentimiz rolünü çok iyi oynaması değildir ve asla böyle bir yönlendirme yapılmaz. Yaratıcı Dramada sonuç değil süreç önemlidir. Çocuğun başından sonuna kadar geçirdiği yaratma ve paylaşım süreci onun yaşam daki duruşunu etkileyecek, hayat boyu kullanacağı bir düşünce sistematiği oluşturacaktır. Tiyatroda ise sonuç çok önemlidir. Bütün hazırlıklar sonuca kilitlenmiştir. Hatasız olmalıdır. Drama da ise hiçbir şey katı kurallar içinde verilmez. Her çocuğun farklı bir kişiliği ve eğilimi vardır ve yaşantı sürecinde hem kendindeki bu farklılığı korumalı hem de grup arkadaşlarıyla uyumu sağlamalıdır.
Drama öğretmenin kişiliği bakış açısı, bilgi birikimi çalışmanın verimini çok etkilemektedir. Drama birçok sanat alanından yararlandığı için eğitimcinin çok yönlü olması gerekmektedir. Çocuk gelişimini bilmeli, yaş özelliklerine göre çocuğun gelişim seyrini izleyebilmelidir. Kişilik olarak sabırlı olmalı kendi düşüncesini çocuklara enjekte etmemeli, çocukların yaratıcılığı artmaya olanak sağlamalıdır. Estetik beğeniyi yükseltmek için çalışmalar yapsa da öğrenciye mükemmele ulaşma noktasında, baskı yapmamalıdır. Çocuğun yaratma cesaretinin önüne engel olabilecek her şeyi ortadan kaldırmalıdır.

Gösteri dünyasında yaşıyoruz. İçinde bulunduğumuz çağda her olayı sonuçlarına bakarak değerlendirme eğilimi var. Sonuçta başarılı olunmuş mu, olunmamış mı? Çok iyi bir çalışma süreci geçirmiş bir çocuk sahneye çıkmadan önce kostümü bir yere takılmış, hafifçe sökülmüşse bile isteksiz bir şekilde rolünü oynayabilir. Sonuca bakarak bu çocuğun bütün bu yaşadığı süreci yok mu varsayacağız? Ya da daha yavaş ilerleme kaydeden bir çocuğu diğeriyle kıyaslayıp başarısız mı sayacağız? Oyunculuklarını mı yarıştıracağız? Çocuklar, yıl boyu yapılan çalışmaların ne anlama geldiğini, sahneye adım attıkları o sihirli anda anlarlar. Birlikte çalışmanın, birlikte bir şeyler ortaya çıkarmanın sabretmenin ödülünü o anda alırlar. Bu deneyim onların hayatlarında atlayıp, kendilerini geliştirdikleri önemli bir aşamadır.

Burada göz önünde bulundurulması gereken belki de çok önemli nokta ve normal bir tiyatro oyunu ile aradaki en önemli fark ise; Bu çocuklar, tiyatroda olduğu gibi özel bir seçime tabi tutulmaz tam aksine kral rolü en zayıf ve kendini zor ifade eden çocuğa verilir. “SHÇEK Şeyh Zayed Yuvasındaki çocuklarla üç yıl süreyle devem eden bir projede, Yaratıcı Drama Eğitimi sonucunda gerçekleştirdiğimiz sahne performanslarında temel amacımız, çocukların belirlenen bir oyun temasını ve içindeki kavramları kendi bakış açılarından değerlendirmelerini, doğaçlama bir şekilde çocukların yarattığı bu çalışmayı aileleri ve arkadaşları ile paylaşmalarını bu yolla profesyonel bir sahnede toplum önüne çıkarak özgüvenlerini arttırmayı sağlamaktı. Sonuçta bu performans. Beşiktaş Kültür Merkezi gibi profesyonel bir sahnede inanılmaz yüksek bir başarıyla sahnelendi”

Ekoldrama’da verilen eğitimler gerçek anlamda bir yaşam simülasyonudur. Çocuk/genç burada kavramları, olayları, durumları tartışır, duyu ve duygularıyla yüzleşir, farkındalık geliştirir.

Normal hayatta yapmaya, denemeye cesaret edemediği, ifade edemediği herşeyi burada kendi akranları ile birlikte güven ortamında deneyimler. Bunun sonucunda kendine güveni artar. Bu güvenle özel hayatında da daha önce yapmaya cesaret edemediği şeyleri yapma cesareti gösterir ve ilerler.

Çünkü burada öğrendiklerini anında hayatlarında uygulayabiliyorlar. Çok istedikleri halde arkadaş edinemiyorlarsa o güne kadar onu başarıyorlar. Ya da öğrenci temsilciliğine aday olma cesaretini gösteriyorlar. Bu da onlara kendilerini çok iyi hissettiriyor. Bununla ilgili çok keyifli bir yaşanmışlığımız var;

5 yaş gurubundaki bir öğrencimiz bir gün annesine gelip ”Sonsuza kadar Ekoldrama ‘ya gelmeye karar verdim “ demiş. Annesi de biraz şaşırıp sonra da gülerek sorduğunda “çünkü okulda (anaokulda) bugün ilk kez parlak makası almayı başardım” demiş. Bu çok basit gibi görünen olay aslında hayati önemde. Parlak makas bir metafor aslında. Diğer çocuklar gibi onu almaya cesaret edememek ya da hiçbir şekilde alamamak aslolan o çocuk için. Kaderine razı olup kalan makasları kullanmak. O makası nasıl isteyeceğinin ya da arkadaşlarını ikna edeceğinin formülünü bulmak önemli.

“ KAFASINA BU TOHUMLARI EKTİĞİMİZ HER ÇOCUĞUN, KURTARILMIŞ BİR DENİZ YILDIZI OLDUĞUNA İNANCIMIZ SONSUZ”

SSS